Pazar akşamı, 3. sınıfa giden kızım bir muhtar ya da belediye başkanıyla röportaj yapma ödevi olduğunu söyleyince, tanıdığım tek muhtar olan köyümüzün muhtarına ulaşmaya çalıştım; ancak geç vakit olduğu için başaramadım. O anda aklımıza, son zamanların kurtarıcısı yapay zeka geldi. Muhtarlık görevini yapay zekaya verme fikri hiç fena görünmüyordu. Kızım da bu fikre sıcak bakınca, “Sen muhtarsın ve seninle röportaj yapacağız” diyerek komut verdikten sonra soruları sormaya başladık. Verdiği cevaplar hem doğru hem de öğreticiydi. Sanal bir muhtarla görüşmüş olsak da ödev amacına ulaşmıştı.
Hepimizin yapay zekayla ilgili buna benzer onlarca hikayesi vardır. Teknolojinin toplumu dönüştürdüğü yeni bir döneme daha hep birlikte şahitlik ediyoruz. Tarih boyunca buna benzer çeşitli dönüşüm dönemleri yaşandı. Bu dönemleri anlayarak, gelecekte bizi nelerin beklediği ve bunlara karşı nasıl hazırlanacağımıza dair fikir edinebiliriz.
İlk dönüşüm, elektriğin icadıyla başladı. Binlerce yıl boyunca her şey aynı kalmışken, elektriğin keşfiyle toplumun çalışma, ulaşım, haber alma ve üretim gibi temel işlevleri dönüşmeye başladı. Bu dönüşüm en temelde nüfus artışına sebep oldu. Artan nüfusla birlikte yeni dünya görüşleri ve rekabet ortamları doğmuş oldu.
İkinci dönüşüm, transistörün icadıyla gerçekleşti. Dikkat ederseniz bilgisayar değil, transistörden bahsediyorum. Transistör, en basit ifadeyle bilgisayarların küçülüp evlerimize, ceplerimize girmesine olanak tanıyan bir icattır. Eğer bilgisayarlar oda büyüklüğünde kalmaya devam etseydi, sadece savunma sanayii ve üniversiteler gibi kurumlar tarafından kullanılacak, toplumu dönüştüremeyecekti.
Üçüncü dönüşüm, internetle oldu. İnternet, bilgisayarlara adeta bir ruh kattı. Bir reklamda şöyle deniyordu: “Hayattan rengi alın, geriye ne kalır ki?” Aynı şekilde, dünyadan interneti alın, geriye ne kalır ki? Teşbihte hata olmaz; internet renk kadar önemli bir unsur haline geldi. İletişim, öğrenme, finans, sağlık, haberleşme, alışveriş gibi pek çok alanda hayatın tam merkezinde yer alarak toplumun dönüşümünde doğrudan rol oynadı.
Dördüncü dönüşüm, mobil telefonlarla geldi. Belki bu görüşe tam katılmayabilirsiniz; daha önemli şeyler aklınıza gelebilir. Ancak paylaşacağım bazı veriler, mobil telefonların bizi nasıl değiştirdiğini gösterecek: Okuma oranları 2012 yılından itibaren ciddi şekilde düşüyor. Okuduğunu anlama oranları 2012’den bu yana ciddi şekilde azalıyor. Depresyon oranları ise aynı yıldan itibaren hızla artıyor. Peki, 2012’de ne oldu? Mobil telefonlar ve sosyal medya kullanımı hayatımıza çok hızlı bir şekilde girdi. Okumayan, okuduğunu anlamayan ve ruhsal sorunlar yaşayan bir toplum tam da dönüşümün içindedir.
Beşinci dönüşüm ise yapay zekâ ile başladı ve devam ediyor. Yapay zekâ üzerine çalışmalar aslında 70 yıl önce başladı; ancak ChatGPT gibi uygulamaların herkes tarafından yaygın şekilde kullanılmasıyla birlikte hem şirketleri hem bireyleri dönüştürmeye başladı. Sağladığı verimlilik artışının yanında, zaten okumayan insanlık için yazmayan ve düşünmeyen bir nesil yetiştirme potansiyeli de barındırıyor. Bu da toplumun nasıl dönüşeceğine dair güçlü bir ipucu veriyor.
Teknolojinin dönüm noktalarını bilmek, yeni dünyaya kendimizi hazırlamak açısından çok önemli. Örneğin, okuma oranları düşüyorsa, biraz daha fazla okuyarak toplum içindeki yerimizi ciddi şekilde farklılaştırabiliriz. Yapay zekânın yapamayacağı beceriler giderek daha değerli hale gelecektir, bu nedenle ilgi alanlarımızı buna göre şekillendirebiliriz. Belki bir gün gerçekten mahallemiz bir sanal muhtar tarafından yönetilecek. Bu fikir o kadar da uzak değil. O gün geldiğinde, bu yazıyı paylaşırız artık :)